16.Yüzyılda Göksun’da Toprak Yönetimi
Osmanlı Devleti’nde beş çeşit arazi vardır. Bunlar: Mülk Arazi, Mevat Arazi (Arazi-i mevat), Metruk Arazi, Vakıf Arazi ve Mîrî Arazi’dir. Mîrî Arazi: Kuru mülkiyeti (rakabesi) devlete, tasarruf hakkı devlet tarafından belli şartlarla muayyen kimselere verilen arazidir.
Osmanlı Devleti, şeyhülislamlardan fetva alarak Rumeli ve Anadolu arazisinin ekseriyetini mîrî arazi kabul etmişdir. Mîrî arazi, İslâm hukukunun verdiği yetkiye göre, fetih esnasında gayrimüslim ahaliye veya gazilere temlik olunmayıp beytülmal için alıkonan arazilerdir. Mülkiyeti ve tasarruf hakkı devlete ait olan mîrî araziyi devlet bizzat işletmez. Belki yerli halka sınırsız süreli bir kira akdiyle veya âriyet yoluyla tasarruf hakkını devreder. Halkın görevi, araziyi işletmek ve elde edilen gelirden belli bir kısmını devlete vergi olarak vermektir. Devletin reisi olan padişah, bu vergi gelirlerini, askerî hizmetleri karşılığında belli şahıslara tahsis eder. Bu şahıslara sipahi ve sahib-i arz denir. Osmanlı hâkimiyetine giren Göksun arazisi, Osmanlı toprak sistemi içinde mîrî arazi sayılmıştır. Göksun’da yapılan ilk tahrirle, mîrî arazide uygulanan tımar sistemi uygulamaya konmuştur.
Tımar sistemi, Osmanlı Devleti’nin iktisadî yapısının temelidir. Bunun da esası, iktâ’ sisteminde olduğu gibi devlet mülkiyetindeki toprakların, yine bir devlet memuru olan sipahilerin gözetiminde toprağın kullanım hakkına sahip köylüler tarafından işletilmesidir. Tımar kesimindeki toprakların rakabesi devlete, tasarruf hakkı re’âyâ’ya aittir. Osmanlı Devleti’nde tımâr, birisi geniş diğeri dar olmak üzere iki anlamda kullanılmıştır; Birincisi: Geçimlerini veya hizmetlerine ait masrafları karşılamak üzere bir kısım asker ve memurlar, kendi nam ve hesaplarına tahsilde bulunmak yetkisi ile mîrî arazinin muayyen bölgelerine ait vergi kaynaklarının tahsis edilmesi anlamında ki, buna dirlik de denmektedir. İkincisi: Yıllık geliri 20 bin akçeye kadar olan askerî dirliklere denir.
İÇERİĞİ PAYLAŞIN
|