|
Göksun’un İdari Yapısında Değişiklik: Sultan II. Abdülhamid’in İradesiyle Göksun Nahiyesi’nin Kaza YapılmasıGöksun’un idari yapısı yüzyıllardır değişmemiş, 16. yüzyılın başlarından 1907 yılına gelinceye kadar nahiye olarak yapılandırılmıştır. 1907 yılına gelindiğinde gelişmelere bağlı olarak II. Abdülhamid’in iradesiyle Göksun kaza statüsüne yükseltilmiştir. Bu değişikliğin arka planı şöyledir: Osmanlı Devleti’nde Ermeni olaylarının sıklıkla vuku bulduğu bölgelerden biri Zeytun kazası idi. Zeytun kazasında vuku bulan Ermeni olayları zamanla Göksun Nahiyesi’ne sıçramıştır. Haçin (Saimbeyli) kazası Ermenileri, Zeytun Ermenileri ile işbirliğine girişerek asayişsizlik ortamı doğmasına sebep olmuşlardır. Göksun Nahiyesi’nin bağlı olduğu Andırın kazasının, Zeytun ve Haçin kazalarına uzak olması dolayısıyla asayişi teminde yeni tedbirlere yönelinmiştir. Göksun’un Zeytun ve Haçin kazaları arasında olması sebebiyle ulaşım ve haberleşmenin daha seri yapılacağı, bu durumun da asayişin sağlanmasına katkı sağlayacağı gerekçe gösterilerek Göksun Nahiyesi’nin kaza yapılması, Andırın kazasının nahiyeye tahvil edilerek Göksun’a bağlanması gündeme getirilmiştir. 1890 tarihinden itibaren gündemde tutulan bu konu nihayet 1907 yılında neticelenmiş, gerekli çalışma ve hazırlıklardan sonra Göksun kaza statüsüne yükseltilmiştir. Bu süreç şöyle devam etmiştir: Göksun ve çevresinde asayiş problemleri devam ederken 4 Nisan 1899 tarihinde Sadaret makamı, Islahat-ı Maliye Komisyonu’na bir yazı yazarak, Göksun Nahiyesi’nin kaza olmasıyla alakalı mali hazırlık istemiştir. Sadaret 6 Nisan 1899 tarihinde Muhacirin Komisyonu’na da bir yazı göndermiştir. Bu yazıda, Zeytun Ermenilerinin Müslüman ahaliye yaptıkları zulmü önlemek için Göksun Nahiyesi’nin 3.sınıf kaza, Andırın kazasının ise 1. sınıf nahiye yapılması, Göksun’un belirli yerlerine muhacirin iskânı ve buna ait ayrıntılar ifade edilmiştir. 15 Nisan 1899 tarihinde yine Sadaret makamı tarafından Dâhiliye Nezareti’ne bir tezkire yazılarak, Göksun Nahiyesi’nin 3.sınıftan bir kazaya dönüştürülmesi ve Göksun’un bazı mahallerine yerleştirilecek olan muhacirlerle alakalı talimat verilmiştir. Sadaret’in tezkiresi üzerine 4 Mayıs 1899 tarihinde Dâhiliye Nezareti Göksun Nahiyesi’nin kaza olmasını Şûrâ-yı Devlet’e havale etmiş ve gerekli olan ön hazırlık çalışmalarının yapılmasını istemiştir. 30 Mayıs 1899 tarihinde Dâhiliye Nezareti, Halep vilayetine bir yazı yazarak Göksun’un kaza olması halinde ihtiyaç duyulacak bütçenin Maliye komisyonuyla görüşülerek halledilmesi istenmiştir. Bu süreç içerisinde Göksun halkı nahiyelerinin kaza olması için uğraş göstermiş, bir kısım taahhütlerde bulunmuştur. Asayişin temini adına kendi nahiyelerinin kaza merkezi olması için 24 Ocak 1906 tarihinde Halep Valiliği’ne müracaat ederek nahiyelerinin kaza yapılması halinde hükümet konağı ve telgraf idaresinin tesisi masraflarını üstleneceklerini taahhüt etmişlerdir. Andırın halkının yapılması istenen değişikliğe resmi makamlar nezdinde çeşitli itiraz girişimleri olmuş, ancak bu girişimler süreci etkilememiştir. Zira, Tesri-i Muamelat ve Islahat Komisyonu 13 Temmuz 1907 tarihinde bir yazı ile, kaza merkezinin Göksun’a naklinin ve Andırın’ın birinci sınıfdan bir nahiyeye dönüştürülmesinin bir çok açıdan faydalı olacağına dair Haleb Vilâyeti’nin ve Seraskerlik makamının olumlu görüşlerini ve halk tarafından çekilen telgrafları Sadaret makamına arz etmiş ve meselenin tetkik olunmak üzere Şûrâ-yı Devlet’e havalesi istenmiştir. Dâhiliye Nezareti de konunun görüşülmesi için Şûrâ-yı Devlet’e aynı tarihli bir yazı yazmıştır. Dâhiliye Nezareti’nin 13 Temmuz 1907 tarihinde yazdığı yazıyı göz önünde bulundurarak Şûrâ-yı Devlet, Göksun’un kaza olması konusunu son kez teferruatlıca incelemiştir. Şûrâ-yı Devlet, 26 Ekim 1907 tarihinde yaptığı toplantıda; Göksun’un, Haçin ve Zeytun kazaları arasında önemli bir mevkide bulunduğu, halkının çeşitli kavimlerden meydana geldiği, kaza olmasına askerî yönden bir mahzur olmadığı ve ayrıca Göksun halkının hükümet konağı ve telgraf binasının inşa etmeyi taahhüt ettikleri dile getirildi. Şûrâ-yı Devlet bu gerekçelerden hareket ederek Göksun’un 3.sınıftan kaza yapılması, Andırın’ın ise 1.sınıftan nahiyeye tahvil edilmesi konusundaki olumlu görüşünü Sadaret’e arz etmiştir. Görüldüğü gibi Göksun Nahiyesi’nin kaza merkezi olması girişimleri 1899 yılında başlamış, 8 yıl sonra Sultan II. Abdülhamit Han’ın iradesi ile 15 Şevval 1325 (21 Kasım 1907) tarihinde gerçekleşmiştir. Böylece Andırın 21 Kasım 1907 tarihinden 1925 yılına kadar Göksun kazasına bağlı bir nahiye olarak idare edilmiştir. İÇERİĞİ PAYLAŞIN |