|
Kurtuluş Savaşı’nda GöksunBirinci Dünya savaşı yıllarında Göksun-Zeytun bölgesinde yaşayan Ermeniler İtilaf devletlerinin işlerini kolaylaştırmak amacıyla isyan etmeye devam ettiler. Bu nedenle isyan eden Ermeni asiler üzerine askeri birlikler gönderildi. Maraş ve çevresinde Ermeni eşkıyasını etkisiz hale getirmek, firarileri yakalamak ve asayişi sağlamak için Onuncu Depo Alayının Birinci Taburu 16 Kasım 1917 tarihinden itibaren Maraş’a yerleştirildi. İki ay boyunca savaşan bu tabur etkili olamadı. Yapılan müsademede Onuncu Depo Alayı’nın Birinci Taburu’nda bulunan zabit Nedim Efendi 5 Ocak 1918’de Göksun’un Kösürük Gözü adındaki yerde silahlı çatışmada şehit oldu ve 4017 numaralı Alman yapımı mavzeri Ermeni eşkıyası tarafından gasp edildi. Fakat Onuncu Depo Alayının Birinci Taburunun kırkar mevcutlu üç müfrezesi Pazarcık, Göksun ve Andırın’a gönderildi. Asker buraya yerleştikten sonra çevrede asayişi sağlamak amacıyla 16 Ocak 1918’de harekete geçti. Hareket esnasında tabur kumandanı, kurallara uymadığı gibi disiplini sağlamakta da gevşek davrandı. Kumandanın bu başarısızlığı eşkıyanın cesaretlenmesine neden oldu. Böylece Ermeni çetesi Maraş’a kadar yaklaştı. Bunun üzerine eşkıyayı durdurmak için iyi eğitilmiş asker gönderildi. Ayrıca bölgenin menzil müfettişlerince denetlenmesi ve tabur kumandanına gerekli talimatın verilmesi istendi. Buna rağmen 27 Ocak 1918 tarihinde Maraş’ta asayiş ve güvenlik tamamen bozuldu. Otoritesizlik nedeniyle çevrede bulunan köylerde yaşayan Ermeniler bile eşkıyalık yapmaya başladı. Göksun’dan Ermenilerin nakledilmesine rağmen burada Ermeni militanlarının eşkıya hareketleri devam etti. Göksun bölgesinde olayların olumsuz yönde gelişmesi üzerine, 12. Kolordu Kumandanlığı, 31 Ocak 1918 tarihinde Maraş bölgesinde bulunan Ermeni çetelerin kesin olarak imha edilmesi konusunda talimat verdi. Maraş Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin başkanı Arslan Bey, çocukluk ve gençlik yıllarında Göksun, Süleymanlı ve Andırın’da Ermenilerin yaptıkları mezalimi yakinen görmüştü. Bundan dolayı Halep’teki baş komiserlik görevini bırakarak Maraş’a geldi ve Kurtuluş Savaşı’nda işgalcilerin öncülüğünde Türklere saldıran Ermeni lejyonlarına karşı savaştı. Maraş savunması sırasında destek almak amacıyla Yörük Selim Bey Göksun’a giderek milis teşkilatını burada kurmaya çalıştı. Yörük Selim’in milis kuvvetleri arasına katılan Göksun’lu çetelere Abalılar denilmektedir. Yörük Selim gibi diğer Kuvayı Milliye üyelerinin bir ay yoğun şekilde çalışmaları sonunda Elbistan, Göksun ve Pazarcık’ta milis teşkilatı kuruldu. Bu arada bir de Bertiz’de Zafer ve Muharrem Beyler ile Sütçü İmam tarafından Bertiz Müfrezesi kuruldu. Bertiz Müfrezesi’yle birlikte Göksun, Pazarcık milis teşkilatlarının, Fransızların ilerlemesini ve işgalini engellemede çok büyük hizmetleri oldu. Maraş Savunması’nın on ikinci günü 2 Şubat 1920’de, Göksun'dan gelen Yörük Selim kumandasında bulunan, 80 süvari ve 120 piyadeden oluşan birlik Sulutarla'ya karargâh kurdu. O sırada yanlarında iki ağır makineli tüfek bulunan Mülazım Ahmet Hamdi ile Yüzbaşı Kâmil kumandasındaki askerler Elbistan’dan geldiler. Bunlar, Bertiz kuvvetleriyle birlikte hareket ederek Yörük Selim Bey’in birliklerine katıldılar. Yörük Selim Bey, ağır makineli tüfeklerin korumasında Sulutarla istikametinden Yumurta Tepe'ye bir taarruzda bulundu. Ancak Kışla-Kirkgöz-Taşocağı-Yumurta Tepesi mevzilerinden yapılan Fransız ateşleri karşısında bu taarruzdan olumlu bir sonuç alınamadı. Bu sırada Yüzbaşı Tevfik kumandasında iki mantelli top getirtildi. Ancak bu toplar iyi çalışmadığı gibi mermisi de azdı. Nitekim bu top ilk ateşte arızalandı. Düşmanın güçlü altı dağ topunun ateşi karşısında hiç bir etkisi olmadı. Mantelli toplardan bir tanesi daha sonra Kılıç Ali Bey'in isteği üzerine gönderildi. Bu topla Alman Eytemhanesi’ne karşı birkaç mermi atıldı ise de bir netice alınamadı. Çünkü arızalı olan bu topun tahrip tesiri çok azdı. Erkân-ı Harbiye Umumi’ye Dairesi’nin hazırladığı raporda belirtildiği gibi Maraş Mutasarrıflığı tecrübesiz ellerde idi. Mutasarrıf Ata Bey de üzerine düşen görevi hakkıyla yapmaktan korkuyordu. Bu nedenle Mutasarrıf, işgalcilerle iyi geçinme yolu izliyordu. Elbistan kaymakamı Kerküklü, Maraş’ı idare edenler de başka şehirden idiler. Kendilerini emanetçi gördüklerinden riskli hareket etmekten çekiniyorlardı. Karakollara ve kaleye çekilen Osmanlı bayrağını zorla indiren Fransızlara karşı mutasarrıf aciz, polis komiseri Fevzi 25 Osmanlı altınıyla susturulmuş, polis ve jandarma da Fransız kumandanlığı emrine girmişti. Bölgede çalışkan, şuurlu, fedakâr ve şahsiyetli memurlara acilen ihtiyaç vardı. Bu nedenle raporda, Elbistan ve Süleymanlı kaymakamlarının derhal değiştirilmesi istendi. Bertiz kolu, Çaylak sırtlarında zayıf ve dağınık şekilde bulunuyordu. Buna karşılık Fransız kuvvetleri, Kırkgöz üzerinde, Taşocağı ile Yumurta Tepesi'nde tahkimat yaparak ağır ve hafif makineli tüfeklerle ateşe başladı. Ayrıca ağır bomba ateşi ile makineli tüfek ateşini takviye etti. Düşman mevzileri iyi tahkim etmiş olduğundan etkili bir şekilde ateş devam etti. Türk çeteleri yaptığı birkaç taarruzda, düşmanın yaptığı ağır bomba ve makineli tüfek ateşi nedeniyle başarısız oldu. Boş yere kayıp vereceğini düşünen Türk müfrezesi, taarruza devam etmekten vazgeçti. Aslında Bertiz kolu, Elbistan ve Göksun yollarını kapatmak ve düşmanı mümkün mertebe taciz etmek ve oyalamakla görevlendirilmişti. Maraş harbini yapan Elbistan-Göksun-Pazarcık kollarıyla Maraş’ta kurulmuş küçük birkaç milis grupları Antep savunmasına katılmak için güneye doğru gitti. Maraş’ta huzur ve sükûn sağlanırken Süleymanlı’da bulunan Ermeniler 8 Mart 1920’de bölgede bulunan Müslümanların sakin olduğu Sarıgüzel ve Alişar Köylerine saldırdılar. Bu hareketleriyle Ermeniler eskiden beri devam ede gelen düşmanca davranışlarından vazgeçmediklerini ortaya koydular. İÇERİĞİ PAYLAŞIN |