|
Bayazıdoğulları’nın Göksun’a İskânıBayazıdlı ailesinin Göksun’a yerleşmesi II. Mahmud döneminde olmuştur. II. Mahmud’un ayanlar üzerindeki denetim ve baskısı nedeniyle Maraş’ta yaşayan büyük ailelerin nüfuzu kırılarak çevreye dağıtılmışlardır. 1826’da Yeniçeri Ocağı’nın da kaldırılmasıyla devletin eyaletlerdeki gücü artmıştır. Göksun’da bu ailenin en tanınmışlarından biri Bayazıdoğlu Ahmet Paşa’dır. Ahmet Paşa’nın meşhur konağının kalıntıları yakın zamanlara kadar Göksun’un ortasındaki höyükte durmakta idi. Bayazıdoğlu Süleyman Paşa ile Göksun’da buluşan Alman Feld Mareşali Moltke’nin kaldığı konak da bu olmalıdır. Ahmet Paşa aşiretlerin sebep olduğu asayişi sağlama konusunda önemli görevler üstlenmiş biridir. Göksun’da bulunan askeri erkândan ve Maraş’ın eski ailelerinden olan Ahmet Paşa, davet üzerine, Göksun’dan hareketle Maraş’a gelmiş ve bölgede aldığı tedbirlerle aşiret mücadele ve yağmalarının azalmasını sağlamış ve bu aşiretlere “görev verme” usulüyle onların asayişi bozmalarına engel olmuş ve güvenini kazanmıştır. Bu suretle Tecirli, Cerit, Afşar ve diğer aşiretlerin reislerini yanında toplayarak, yöredeki asayişi sağlamaya çalışmıştır. Bu aşiret reisleri, Göksun’da bir meclis toplamışlar ve Ahmet Paşa’yı Maraş kaymakamı olarak görmek istediklerini, Maraş’a yeniden bildirmişler, aksi takdirde şehre saldıracakları tehdidinde bulunmuşlardır. Maraş tarafından istek kabul edildiyse de Ahmet Paşa ve aşiret reisleri, şehre saldırmışlar, 1855’te Maraş’ta Tecirli isyanını çıkarmışlardır. Ahmet Paşa’nın Göksun’da çevresine topladığı 500 kadar atlı ile Kırım Savaşı’na katıldığı tevsîk edilmese de bazı mahalli kaynaklarda dile getirilmektedir. Bayazıdoğlu Ahmet Paşa, Kırım Harbi’nin başladığı sırada Göksun’da konağında Afşar, Tecirli, Cerid, Reyhanlı Türkmen aşiret reisleri ile toplanır. Burada harbe iştirak etme kararı alırlar. Harpte yararlık göstermesi üzerine paşalık rütbesi tevcih edilir. Göksun’a iskân edilen Bayazıdoğulları ailesinden biri de Fevzi Bey’dir. Fevzi Bey, 16 Ekim 1893 tarihinde işrete düşkünlüğünden dolayı görevden alınan Göksun Nahiyesi Müdürü İhya Efendi’nin yerine aylık 400 kuruş maaşla atanmıştır. Fevzi Bey, 21 Kasım 1893’te sahip olduğu nüfuzunu kullanarak halkın malını gasp etti, eşkıya takımıyla birleşerek halkı soydu ve bu tutumuyla birçok ocakların sönmesine sebep oldu. Onun bu zulmünden on altı ev Göksun’dan hicret ederek taşındı. Zulüm karşısında halkın bir kısmı vatanını terk etmek zorunda kaldı. Halk uğradığı bu zulmü, Maraş ve Göksun’da ispat etti fakat bir sonuç elde edilemedi. Fevzi Bey halktan gasp ettiği mallarla büyük servet elde etti. Üstelik kanuna aykırı olarak nahiye müdürlüğü görevini de yürüttü. Müdürlük görevini yürüten Fevzi Bey’in zulmü bir kat daha arttı. Halk uğradığı bu dururumu bir mazharla anlatarak Padişah’a sundu ve hükümetin kendilerini bu zulümden kurtarmasını istedi. 25 Aralık 1895’te Göksun’un Kürtleri, Haçin kazasına bağlı Şar ve Rumlu köylerinin çiftliklerinden koyunları hırsızlayarak kaçırdılar. Kürtler bu koyunları Göksun nahiyesi müdürü Fevzi Bey’e hediye ettiler. Fevzi Bey de bu koyunları aracılar vasıtasıyla Göksun askeri birliğine sattı. Yapılan şikâyet üzerine bu koyunların derhal alınarak sahiplerine verilmesi ve tazminatının ödenmesi emredildi. Bu talimatın uygulanması için Maraş’tan bir memur istendi. İÇERİĞİ PAYLAŞIN |