Göksun Belediyesi
 

KURUMSAL

 

PROJELERİMİZ

 

GÜNCEL

 

HİZMET REHBERİ

 

GÖKSUN

 

KÜLTÜREL YAPI

 

E-BELEDİYE

 

+ GÖKSUN TARİHİ

» Göksun

» Göksun Tarihi

» Göksun Tarihinin İlk Dönemleri

» Göksun ve Çevresinin Eski Çağlardaki Tarihi

» İlk Çağlarda Göksun ve Çevresi

» Milattan Önce II. Binli Yıllarda Göksun ve Çevresi

» Roma Döneminde Göksun

» Mama Krallığı ve Göksun Ovası

» Bizans Dönemi (M. S. 395–1086)

» Rahip ve Papazların Sürgün Yeri

» İdarî Düzenleme

» Ermeni Katogikosluk Merkezi: Tavplur (Tayipli)

» Müslüman Araplar Dönemi

» Bölgede Ermeni Prensliği

» Emir Buldacı’nın Fetihleri

» I. Haçlı Seferi Sırasında Göksun

» Maraş ve Çevresinde Kısa Süren Haçlı İdaresi

» Bölgede Selçuklu Hâkimiyetinin Yeniden Tesisi: Göksun’da Selçuklular ve Ermeniler

» Baba İshak İsyanının Etkileri

» Moğolların Göksun’u İşgali

» Memluklular Dönemi (1298-1337)

» Dulkadir Beyliği Dönemi (1337-1522)

» Bölgede Osmanlı Hâkimiyetinin Tesisi

» Celali İsyanları Döneminde Göksun

» Kalender Çelebi İsyanı

» Karayazıcı İsyanı

» Kalenderoğlu İsyanı

» Göksun ve Çevresinde Konargöçerler, Cemaatler, Mezralar

» 16. Yüzyılda Göksun ve Çevresinde Cemaatler

» 16. Yüzyılda Göksun ve Çevresinde Mezralar

» 16. Yüzyılda Göksun ve Çevresinde Yaylaklar

» Göksun ve Çevresinde İskânlar

» Göksun’a Çerkez İskânı

» Göksun’a Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinden ve Balkanlardan Yapılan Göç ve İskânlar

» Bayazıdoğulları’nın Göksun’a İskânı

» Göksun ve Çevresinde Ermenilerin Faaliyetleri

» Göksun Çevresinde Ermeni Saldırıları

» Göksun’da Fransız Konsolos Vekili Tasliyan Bartalmen’in Faaliyetleri

» Göksun’da Ermeni Saldırılarına Karşı Kalkan: Muhacir İskânı

» Maraş ve Çevresinden Tehcir Edilen Ermeniler

» Kurtuluş Savaşı’nda Göksun

» Göksun’da Ermeni Kaymakam: Emanuel Efendi

» Hâkim Karşısında Türkler ve Ermeniler

» Göksun’lu Şehitler

» Göksun’da Bulaşıcı Hastalıklar

» Göksun’un İdari Yapısı

» Göksun’un İdari Yapısında Değişiklik: Sultan II. Abdülhamid’in İradesiyle Göksun Nahiyesi’nin Kaza Yapılması

» İdari Değişikliğin Yankıları

» Göksun’un Demografik Özellikleri

» 16. Yüzyılda Nüfus

» 19. Yüzyılda ve 20. Yüzyılın Başlarında Nüfus

» Cumhuriyet Döneminde Göksun Nüfusu

» Göksun’da Bayındırlık Hizmetleri, Kamu ve Sivil Tesisler ve Vakıf Eserleri

» Göksun ve Köylerinde İlk Mektep Açılışı

» İstiklal İlkokulu

» Kışla

» Telgrafhane Yapılması

» Hükümet Konağı Yapılması

» Kadın Hapishanesi Yapılması

» Ulu (Büyük) Camii

» Tepebaşı (Sağıroğlu) Camii

» Kızılkale

» Çardak Köyü Camii

» Kanlıkavak Köyü Şehsuvar Oğlu Ali Bey (Dede Garkın) Zaviyesi

» Göksun ve Çevresinde Mali Ve Hukuki Düzenlemeler: Kars-ı Zülkadriye Sancağı Kanunnâmesi

» 16.Yüzyılda Göksun’da Toprak Yönetimi

» 16. Yüzyılda Göksun’da Zirai İşletmelerin Büyüklüğü

» 16. Yüzyılda Zirai Üretim

» Ticaret ve Sanayi

» Hayvancılık

» Ölçü Birimleri

» Vergi Düzenlemeleri

» Vergi Kaynakları ve Vergi Yükü

I. Haçlı Seferi Sırasında Göksun

1097’de Kudüs’e yürümek amacıyla Anadolu’ya geçen Haçlılar, Selçuklu ülkesinden geçerek 1097 yılı Ağustos ayının ortalarında Konya’ya gelmişlerdi. Bu sırada Türkler şehri terk ederek daha güvenli yerlere çekilmişlerdi. Haçlılar Ermeni ve Bizanslıların rehberliğinde ilerleyerek Ereğli’ye geldiler. Burada iki kola ayrıldılar: Bir kol Kilikya geçitlerinden Antakya’ya ilerlerken, diğer kol Kayseri-Sarız-Göksun-Maraş güzergâhından Antakya’ya ilerlemeyi uygun gördüler. Haçlıları Kayseri yolunda Emir Hasan ve Danişmendli Türkleri durdurmaya çalışsa da başarılı olamadılar. Haçlıların Kudüs’e gidecekleri en kısa yol Gülek Boğazı’ndan geçmekteydi. Ancak buranın sarp olması, Çukurova’nın Türklerin elinde bulunması ve sonbaharda buranın aşırı sıcakları sebebiyle Haçlılar kuzey yolunu tercih ettiler. Bu olumsuz şartlar Haçlıların Antakya’ya Kayseri-Maraş üzerinden ulaşan ve daha uzun olan yolu tercih etmelerine neden oldu. Bundan başka Türklerin Haçlıların önünden çekilmeleri Kayseri-Maraş yolunu onlara açmıştı. Ayrıca, Kayseri-Maraş üzerinden gidilecek olunursa yol Göksun -Maraş arası hariç, öbür güzergâha göre engebeli değildi. Yine bu yol üzerinde Haçlılara mani olacak fazla sayıda Türk askeri de bulunmuyordu. Bahsettiğimiz bu istikamet İstanbul ile Antakya arasında bağlantıyı sağlayan yoldu. Türk fethi öncesi Bizanslılar bu yolu daha güvenli olarak kullanırlardı. Ayrıca bu güzergâh üzeri kısmen Türkler tarafından fethedilse de Bizans’a bağlı vassal Ermeni sergerdelerinin elindeydi. Bu yerli Hıristiyanlar Haçlılara yiyecek yardımı yapabilirler ve kılavuzluk edebilirlerdi. Haçlılara rehberlik yapan Bizanslı kılavuzların itirazlarına rağmen Haçlılardan bir grup Çukurova’ya girdiler.

10 Eylül’de Haçlı reislerinden Tangred ve Baudouin ayrı ayrı yollardan Toros geçitlerine doğru yürürken, ana ordu ileride Kudüs kralı olacak olan Godefro komutasında Kayseri’ye doğru yola çıkmıştı. Haçlılar yolları üzerinde bulunan Augustopolis köyü yakınında Hasan Bey’in birlikleriyle çarpışarak onu geriye doğru çekilmeye zorladılar. Haçlılar, Türklerin ikamet ettikleri kaleye hücum etmeyerek zaman kaybetmeden ilerlediler. Bir kaç köyü ele geçiren Haçlı ordusu buraları Symeon adında bir Ermeni’ye teslim ederek Bizans adına idare etmesini istediler. Eylül ayının sonuna doğru Haçlılar Kayseri’ye vardılar.

Kayseri’den ilerleyen Haçlı ordusu Ermenilerin yaşadığı ve Danişmendli Türklerinin kuşatma altında tuttukları Komana (Placentia) şehrine yöneldiler. Danişmendli Türklerinin çekilmesi ile Komana’yı alan Haçlılar daha önce doğuya gelmiş olan ve Bizans imparatorunun hizmetine giren Provenceli bir şövalye olan Pierre d’Aulpps’u Tatikios’un tavsiyesi ile vali tayin ettiler. M. Halil Yinanç, Placentia olarak ismi geçen yerin Komana olmayıp Elbistan olduğunu ve Haçlıların Maraş’a gelmeden önce burayı işgal ettiklerini belirtir. Ona göre Pierre d’Aulpps’u Elbistan’a tayin eden Haçlılar burada bir prenslik kurmuşlardır. Ancak bu bilginin doğruluğunu kabul etmek mümkün değildir. Haçlılar Maraş’a gidecek en kısa yol olan Göksun üzerinden geçmişlerdir. Haçlıların Elbistan’ı işgal etmeleri daha sonra olmuştur.

Haçlı ordusu Komana bölgesinden Maraş sınırına girerek bugünkü Yeşilkent (Yalak) kasabası üzerinden Göksun’a doğru ilerledi. Haçlı kaynaklarında Cocson ve Cosor gibi adlarla anılan Göksun’u Türkler terk etmişlerdi. Burada yaşayan Ermeniler Haçlıları dostça karşıladılar. Stefan Runıcman’ın anlatımıyla;

Ermenilerin oturduğu parlak Kokson, bugünkü Göksun’de I. Haçlı ordusu 3 gün kalmış, ahali dostça davranmış, haçlılar seyahatlerinin bundan sonraki ve dağlar üzerinden geçecek kısmı için bol bol yiyecek maddesi satın alma imkânı bulmuşlardır.

Üç gün Göksun’da kalan Haçlılar Ermeniler tarafından ağırlanmışlar ve istirahat ederek hastalarını tedavi etme imkânı bulmuşlardır. Haçlılar, burada Ermenilerden Maraş’a kadar gidecekleri yiyecek ve erzak satın aldılar. Bugün bile geçilmesi zor yollardan biri sayılan ve yaklaşık 100 kilometreyi bulan Göksun-Maraş arasını kat etmek için hareket eden Haçlı ordusunu büyük engeller bekliyordu. Onların, bir yandan engebeli araziyle diğer yandan da bölgede üslenen Türklerle mücadele etmeleri gerekiyordu.

Haçlılar Göksun’da iken Danişmendlileri takip eden Bohemund’un orduda bulunmadığı bir sırada, Raymond de Toulouse, Türklerin Antakya’yı terk ettiğine dair yanlış bir istihbarat almış ve adamlarına dahi danışmadan şehri teslim almak için 500 kişilik bir şövalye grubunu Pierre de Castillon komutasında göndermişti. Haçlı grubu Antakya’ya doğru hızla ilerleyerek Asi nehri yakınında Pavlikyan mezhebi ne bağlı sapık inançlı insanların yaşadığı bir kaleye vardıklarında haberin yanlış olduğunu öğrendiler. Hatta Türklerin büyük kuvvetlerle Antakya şehrini tahkim etmeye çalıştıklarını görmüşlerdi. Pierre de Castillon orduya geri dönerken onun maiyetinde olan Pierre de Roaix, bir kaç kişi ile Türklerle çarpışarak Halep tarafında Russia vadisinde bir kaç müstahkem mevki ve köyü ele geçirdi. Bu bölgede oturan Ermeniler, Haçlıları sevinçle karşılamışlar ve onlara yardım etmişlerdir. Raymond de Toulouse’nin bu acele hareketi onun Antakya üzerinde hâkimiyet kurma arzusundan kaynaklanıyordu. Çünkü Haçlı liderleri Ortadoğu’da ele geçirecekleri yerleri kendi kafalarında bölüşmüşlerdi. Fakat bu durum aralarında anlaşmazlığa neden olmuş ve Bohemund orduya döndüğünde, durumu öğrenince kuşkulanmıştır. Çünkü Baudouin, Behomound ve Tangred gibi kontlar kendi devletlerini kurma peşindeydiler.

Göksun-Maraş arası Haçlıların şimdiye kadar karşılaştıkları en zor yoldu. Haçlılar yola çıktıktan bu yana bu kadar sarp sağlardan geçmemişlerdi. Yol çok kötüydü. Bu yüzden Göksun ile Maraş arasındaki bu sarp dağlara “Şeytan dağları”, bu yola da “Felaket yolu” adını vermişlerdi.

Haçlıların buradan geçişini tasvir eden Haçlı kaynaklarından alıntı yapan Steven Runciman şu bilgileri aktarmaktadır: Göksun’dan itibaren başlayan haçlı ordusunun önüne çıkan yolların en çetini idi. Artık Ekim ayı başında bulunuluyordu. Sonbahar yağmurları başlamıştı. Anti-Torosları kesen yol çok kötü durumdaydı.

Yol kilometrelerce, dik bayırlıklara tırmanan ve derin uçurumlar yanından geçen çamurlu bir patikadan ibaretti. Atlar birbiri ardında uçuruma uçuyordu; birbirine bağlı yük hayvanlarından müteşekkil diziler olduğu gibi derinliklere gömülüyordu. Hiç kimse ata binmeye cesaret edemiyordu. Teçhizatlarının ağırlığı altında inleye sıklaya yaya sürüklenen şövalyeler silahlarını daha hafif mücehhez olanlara satmaya çalışıyor, çoğu zaman da bîtap düşerek bunları fırlatıp atıyorlardı. Bu dağlar üzerine sanki bir lanet çöreklenmiş gibiydi. Dağlar haçlılara Türklerin verdirdiği kayıplardan çok daha fazlasına mal oldular. Ordu nihayet geniş bir nefes alarak Maraş etrafındaki ovaya vardı.

Haçlılar, Göksun’dan Taşoluk, Değirmendere, Çinçin Boğazı, Kumarlı, Çukurhisar, Fırnız yolunu takip ederek Maraş’a ulaşmışlardı. Haçlılar Maraş ovasını görünce rahatladılar ve sevindiler. Çünkü onlar Göksun-Maraş arasında büyük sıkıntılara göğüs germişlerdi. Maraş yakınında Hıristiyan köylüler tarafından karşılanan Haçlı ordusu moral buldu. Gesta Francorum’un yazarı, köylülerin Haçlılara bol miktarda mal getirdiklerini, böylece fazla miktarda erzak sahibi olduklarını, mutlu olduklarını ve burada ordudan ayrılan ileride Antakya kontu olacak olan Bohemond’u beklediklerini yazmaktadır. Haçlılar Maraş’ta birkaç gün dinlendiler. Maraş, o sırada daha önce Bizans’a tabi Thatul adında bir Ermeninin idaresine girmişti. Ordudan ayrı şekilde hareket eden Bohemund, Maraş’ta Haçlı ordusuna katıldı. Baudouin de bu sırada hasta olduğunu öğrendiği karısı ve çocuklarını görmek üzere Maraş’a geldi. Ancak o gelmeden önce karısı Godvere ve küçük çocukları ölmüştü. Maraş’a ulaşan Baudouin karşılaştığı manzara karşısında doğuya doğru hareket etme kararını verdi. Bu arada Haçlı ordusu 15 Ekim 1097 yılında Maraş’tan hareket ederek Antakya’ya doğru yol almaya başladı. Maraş Türkoğlu-Nurdağı-Islâhiye-Hassa ve Kırıkhan istikametindeki Amik çukurunu takip ederek ilerleyen Haçlı ordusu 20 Ekim’de Demirköprü’ye ulaşmış ve Antakya’ya varmak için geride üç saat sürecek yolları kalmıştı.




İÇERİĞİ PAYLAŞIN
 
 
 
 

KURUMSAL

Belediye Teşkilat Şeması
Meclis Üyeleri
Başkan Yardımcıları
Başkan Danışmanları
Müdürlükler
Eski Belediye Başkanları
Misyon ve Vizyonumuz

 

BAŞKAN

Başkan'ın Özgeçmişi
Başkan'ın Albümü
Başkan'ın Mesajı
Başkan'a Mesaj Gönder
Başkan'la Fotoğraflarım

 

PROJELERİMİZ

Tamamlanan Projeler
Devam Eden Projeler
Planlanan Projeler
Fiziki Yatırımlar
Sosyal ve Kültürel Projeler
Eğitim Projeleri
Yönetişim Projeleri

 

GÜNCEL

Haberler
Video Haberler
Duyurular
Basında Belediyemiz
Fotoğraf Albümü

 

HİZMET REHBERİ

Stratejik Plan
KVKK Aydınlatma Metinleri
İhale İlanları
Kamu Hizmet Standartı
Kanun ve Yönetmelikler
Raporlar ve Tablolar
Emlak İşlemleri

 

KÜLTÜREL YAPI

Sosyal & Kültürel Hayat
Göksun'da Yaşam
Yemeklerimiz
Şair ve Yazarlarımız
Yayınlarımız

 

GÖKSUN

Göksun'un Tarihi
Belediye Tarihi
Mahallelerimiz
Tarihi ve Turistik Yerler
Göksun Elması
Oda, Dernek ve Vakıflar
Tanıtım Filmleri 

 

İLETİŞİM

Köprübaşı Mah. Malazgirt Cad. No: 3 Göksun / Kahramanmaraş
Santral: (0 344) 714 11 93
Fax:       (0 344) 714 11 91

 
     

Copyright © 2018 - Tüm Hakları Saklıdır...
Kahramanmaraş Göksun Belediyesi Basın Yayın Servisi